Anadolu, çok eski zamanlardan bu yana bağrında kendi topraklarında doğup büyümüş özel ırk kediler de dahil olmak üzere milyonlarca kediyi yetiştirmiştir. Bu durum Osmanlı döneminde de hem Anadolu hem de Rumeli insanının kedileri aşırı derecede sevmesi ve sahiplenmesini sağlamıştır. Elbette bu durum ile bağlantılı şekilde de günümüze kadar ulaşmış ve halen bilinen Osmanlıca kedi isimleri de hatırı sayılır bir liste oluşturmuştur.
Anadolu ve Rumeli insanı, Osmanlı İmparatorluğu döneminden bugüne kadar kedilere aşırı derecede sevgi göstermiş ve onlara evinde yer vermeyi tercih etmiştir. İslamiyet ile de bağdaşan bir şekilde Hz. Muhammed (S.A.V.) tarafından da kedilerin sevilmesi ile birlikte Osmanlı medeniyetinde de kedi sevgisi önemli bir yere sahip olmuştur. Kedi sahiplerinin dişi veya erkek farklı olarak ya da ortak olarak kullandığı Osmanlıca kedi isimleri ise Türk kültüründe ve edebiyatında dahi yer almayı başarmıştır.

En Bilinen Osmanlıca Kedi İsimleri
Osmanlı İmparatorluğu döneminde gerek Anadolu’da gerek İstanbul ve diğer Rumeli kentlerinde kedilere verilen isimler bazı özellikler göz önünde tutularak da seçilmiştir. Bazen kedinin cinsiyetine bazen genel olarak takındığı davranışlara, fiziksel özelliklerine veya kendisine duyulan sevgiye bağlı olarak verilen isimler bulunmaktadır. Hatta Osmanlıca kedi isimleri bazen kedinin renginden, bazen kilosundan ve bazen de gözlerinin rengi gibi özelliklerden ötürü gelmektedir.
Günümüze dahi ulaşmış Osmanlıca kedi isimleri içerisinde de aşağıdaki listede en fazla bilinen isimler kısa açıklamaları ile yer almaktadır.
- “Safiye”, genellikle beyaz veya çok açık tüylere sahip olan kedilerde temiz anlamına geldiği için kullanılmıştır.
- Lale bahçelerinde zarif ve güzel bir görüntü yer aldığı için çok zarif görüntülü kedilere “Lalezar” denildiği olmuştur.
- Gökyüzünü çağrıştıran mavi ve yeşil renkler kedilerde gözlerde yer aldığı zaman bu kedilere “Firuze” denilmiştir.
- Evine yuvasına ve sahibine olabildiğince bağlı kediler “Vefa” olarak adlandırılmıştır.
- Çok sakin ve insana huzur veren kediler “Asude” şeklinde adlandırılmıştır.
- Bir yuvaya veya sahibine şans getireceğine inanılan kediler için “İkbal” ismi kullanılmıştır.
- “Orhan” çok büyük bir Türk lideri olmak ile birlikte yine güçlü görünüşlü ve liderlik vasfına sahip kedilerde isim olarak seçilmiştir.
- Sevimli, oyuncu ve çok hareketli kedilere “Şirin” ismi kullanılmıştır.
- Aşırı sıcakkanlı ve sürekli mırıldayarak sahibi ile konuşmaya çalışan kediler için “Mırmır” ismi seçilmiştir.
- “Sarı” kediler için tüylerinden dolayı çok sık kullanılan isimlerden biri olmuştur.
- Dişi kedilerde Osmanlı sarayındaki güzelliği ifade eden “Mihrimah” ismi çok sık tercih edilmiştir.
- Yumuşak ve ılıman anlamına gelen “Cemre” ismi dişi kedilerde de kullanılmıştır.
- “Tekir” Anadolu’ya has kedi türlerinden biri olduğu kadar rengi dolayısıyla bazı kediler için isim olarak da kullanılmıştır.
- “Cevher” eşsiz güzelliğe sahip değerli kediler için seçilmiştir.

Osmanlı’da Kedilerin Önemi
Osmanlı İmparatorluğu döneminde özellikle İstanbul yani başkentte kediler sokakların en sakin, değerli ve sevilen hayvanları arasında yer almayı başarmıştır. Özellikle kasap dükkanları, lokantalar veya konaklar gibi konumlarda mutlak bir şekilde sahiplenilmiş ve beslenmesi üstlenilmiş kediler yer almıştır. Hatta camilerde ve tekkelerde dahi Osmanlıca kedi isimleri kullanılarak sahip çıkılmış ve kıymetli görülen kediler yer almayı başarmıştır.
Günümüzde de dünyanın birçok ülkesine göre Türkiye’de kediler kıymetli bir yapıya sahip olarak korunmakta, sevinmekte ve onlara değer verilmektedir. Çünkü bu kültür Osmanlı İmparatorluğu döneminde sokaklarda sakin ve özgürce yaşayan kedilerden ve bir şehre sunduğu katkılardan ötürü gelmektedir. İnsanlar eski dönemlerde saf ve vefalı bir canlı olarak gördükleri için kedilere de sevgi ve saygı sunmuş ve onlar için birçok imkanı dahi seferber etmiştir.
Osmanlı döneminde kedilerin özgür ve tehlikelerden uzak bir şekilde yaşayabilmesi için birçok ayrıntılara çok yüksek önem gösterilmiştir. Örnek olarak İstanbul gibi önemli kentlerde kedileri koruyabilmek için özellikle ibadethanelerde ve konaklarda onlara sahip çıkılmıştır. Kediler, Osmanlı edebiyatında gerek hikayelerde gerek şiirlerde yer elde etmeyi başarmıştır. Hatta kediler için kurulmuş vakıflar sayesinde onların gıda, kalacak ve sağlık elde edecek bir kurum kazanmaları dahi sağlanmıştır.
Halk arasında öz Türkçeden Arapça ve Farsçaya kadar uzanan bir iletişim ve konuşma dilinin bulunması ile birlikte kediler için Osmanlı döneminde çok özel bir sevgi ve saygı çerçevesi oluşturulmuştur. Her dilde kullanılan Osmanlıca kedi isimleri ile birlikte bu isimden bir evlada verilir gibi zenginlik kazanmış ve aynı kültür günümüze kadar korunmayı başarmıştır. Bugün topraklarımızın zengin bir kültürü olarak günümüze uzanmış olan bu ayrıntı günümüzde veterinerlikte de çok fazla önemsenerek, kedi sevgisi ve dostluğu ile bağdaştırılmaktadır.

Sıkça Sorulan Sorular
Osmanlı’da kedi nasıl isimlendirilirdi?
Osmanlı tarihinde Türkçe olarak “kedi” şeklinde adlandırılan canlı, çok eski metinlerde “çetük” ya da “kedence” gibi kelimeler ile de adlandırılmıştır.
En eski Osmanlıca kedi isimleri nelerdir?
Çok eski zamandan bu yana kullanılan Osmanlıca kedi isimleri arasında Pare, Safiye, Zümrüt, Firuze, Vefa, Zeytin, Limon veya Lalezar gibi isimler yer almıştır.
Bilgi Notu → İçeriğin hazırlanmasında GomVet Veteriner Hekimleri katkı sunmuştur. Blog sayfasında yer alan içerikler bilgilendirme amaçlı olarak yayın tarihindeki bilimsel veriler ışığında hazırlanmıştır. Evcil dostunuzun sağlığına ilişkin sorularınız, teşhis ve tedavi işlemleriniz için mutlaka bir veteriner hekime başvurunuz.