İçeriğe atla
GomVet
Köpekleri Arı Sokması Durumunda Ne Yapılmalı?

Köpekleri Arı Sokması Durumunda Ne Yapılmalı?

Köpek

Enerjik ve oyuncu yapıları ile köpekler özellikle havaların güzel olduğu dönemlerde açık havada olmaktan aşırı hoşlanırlar. Parklar, ormanlar ve piknik alanları gibi bölgeler ise bu noktada evcil hayvan sahiplerinin en fazla rahat hissettiği bölgelerdir. Bu tip bölgelerde evcil dostlarınız ile yapabileceğiniz geziler veya oyun saatlerinde köpekleri arı sokması gibi bir risk ile karşılaşma ihtimali de bulunmaktadır. Arılar dünyanın ekolojik döngüsü içerisinde en önemli haşere türleri arasında yer alarak, çiçeklerin ve doğanın canlılığını korunması ve bal gibi önemli bir gıdanın üretilmesini sağlamaktadırlar. Bu neden ile en az evcil dostlarımız kedi ve köpekler kadar sahip çıkılması ve korunması gereken hayvanlar olsa da onlar da kendilerini koruma altına almak için bir savunma sistemi geliştirmişlerdir. Çekindikleri, korktukları ve kendilerini korumak istedikleri canlıları iğne uçları ile sokarak bu savunmayı gerçekleştirirler. Köpekleri arı sokması özellikle köpeklerin arıların bulunduğu bir bölgede çok fazla arılar ile haşır neşir olmasından kaynaklanabilir. Özellikle yavru ve oyuncu yapılı köpekler bir arıyı arkadaş olarak görmeye başlayarak, onun ile oyun oynamak istediğinde ya da avcı içgüdüleri ile onları avlamaya çalıştığında arı sokması problemi yaşanabilir. Bazen bir köpek yakaladığı arıyı ağzında yemeye çalışırken dahi arı sokması problemi oluşabilir ve bu tür örnekler çok geniş bir listeye de yayılabilir. Köpekleri Arı Sokması Nasıl Anlaşılabilir? Bir köpeğin ağız dokusu içerisinde, burnunda, yüz bölgesinde veya vücudunun herhangi bir noktasında köpekleri arı sokması problemi bulunup bulunmadığını anlamak için bazı pratik incelemeler yapabilirsiniz. Arılar köpeklerin etrafında dolaşırken veya kendi bölgelerinde yaşamını sürdürürken onlara yaklaşan ve aşırı hareketlilik gösteren köpekler genellikle yüz bölgelerinden arı sokması ile karşılaşır. Bu durumda köpeğiniz yüzünü kaşımaya ve tırmalamaya çalışırken arı sokması problemi bulunduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz. Genellikle yaban arıları tarafından ısırılan bölgelerde kızarıklık ve şiş gibi noktalar ortaya çıkarken, bu belirtiler arı sokmasını daha kolay anlamanızı sağlayabilir. Eğer ağız içerisinde bulunan arının ağız ve boğaz bölgelerini sokması gibi bir durum yer alırsa da bilhassa nefes darlığı gibi ağır bir problem ortaya çıkacağı için anlama ihtimaliniz bulunmaktadır. Köpekleri Arı Sokması Tehlikeli Bir Durum Mudur? Köpeklerin doğal yaşam ortamında, açık alanda, sokaklarda veya yürüyüşler sırasında böcekler tarafından ısırılması gayet olası ve neredeyse önüne geçmesi zor bir durumdur. Böcek sokması bulunan bölgede tahriş ortaya çıkması ve köpeğinizin bu durumdan dolayı acı duyması da muhtemeldir. Ancak köpekleri arı sokması diğer böcek sokma türlerine göre arının özellikle zehirli bir tür olması durumunda bazen risk oluşturabilir. Arı sokması ile birlikte ısırık bölgesinde bir yara ortaya çıkarken, ısırık bölgesinde çok fazla acı ve ağrı yaşanmasa da arının bu bölgeye bıraktığı doğal zehri bazen köpeklerde alerji ve zehirlenme oluşturabilir. Ayrıca arılar ısırdıkları bölgelerde iğnesini bırakırken, cilt üzerinde kalan bu iğne ile birlikte etrafında bir zehirlenme oluşur ve çok nadir bir şekilde bu durum sonrasında yayılan ve ilerleyen alerjik enfeksiyonlar görülebilir. Köpekler arıları avlayarak bir yiyecek olarak tüketme içgüdüsüne sahip olurlarsa, bu durumlarda ağız içerisinde ve boğazda arı sokması oluşabilir. Özellikle bu noktada tehlikeli bir durum ile karşılaşma ihtimali yer alırken, örneğin; boğazda oluşan bir şişlik solunum yollarında darlığa neden olur. Sonrasında ise beklenmedik bir solunum problemi ve boğulma gibi riskler yer alabilir. Yine patilerin arı tarafından sokulması da yürüme  problemleri oluşması ve ayak altında hızlı şekilde enfeksiyon oluşması gibi riskler yer alır. Köpekleri Arı Sokması Belirtileri Nelerdir? Arının türüne, boyutuna, kaç defa soktuğuna ve köpeğinizin genel sağlık yapısı gibi faktörlere bağlı olarak köpeklerde arı sokması sonrasında bazı değişen belirtiler ile karşılaşılabilir. Genellikle hafif bir alerji etkisi ve buna bağlı semptomlar ortaya çıkma ihtimali yer alırken, bu belirtiler ise aşağıdaki gibi sayılabilir: İshal Salyada artış Ateş yükselmesi Mide bulantısı Arı sokma noktasında şişlik ve kızarma Arı sokma noktasını köpeğin sürekli yalamak istemesi ve kaşınması Sokulan noktada temas ile duyulan acı Sokma noktasında kabarıklık ve enfeksiyon oluşması Nadir olarak köpek arı sokması sonrasında şiddetli bir şekilde anafilaktik bir etki ile karşılaşma ihtimali de bulunmaktadır. Özellikle bu gibi durumlarda yüzde arı sokması ya da soluk borusu gibi noktalarda sokma olunduğunda; Diş etlerinde solgunluk Vücut dengesinin kaybedilmesi Nefes darlığı Vücudun çökmesi Bilinç kaybı gibi problemler ile karşılaşma ihtimali bulunmaktadır. Bu tip ağır alerjik etkiler genellikle 10-15 dakika arasında ortaya çıkarken, mutlaka veteriner kliniğinden destek alınması gerekir.   Basit ve hafif alerjik etkiler görülen köpekte arı sokması problemlerinde yine öncelikle veteriner hekimlerimize başvuru gerçekleştirerek destek almanız büyük fayda sağlar. Ancak özellikle anlık olarak köpeğinize destek olması için arı sokması bölgesinde iyi bir temizlik ve sonrasında soğuk kompres uygulayabilirsiniz. Bir süre köpeğinizi takip ederek herhangi ilerleyen bir etki bulunup bulunmadığına da dikkat etmeniz gerekir. Anafilaktik etkiler ortaya çıkma riski karşısında da yine doğru takip ile birlikte sonrasında mutlaka veteriner hekim başvurusu yapmanız gerekir. Veteriner hekimlerimiz genel bir muayene gerçekleştirerek hafif reaksiyonlarda anti inflamatuar ve anti-histaminik ilaçlar reçete edebilir. Şiddetli reaksiyonlarda ise bazen oksijen desteği, yatılı tedavi ve vücut sıvılarını arttıracak destekler ile tedavi uygulayabilir. Köpekleri Arı Sokmasında Esas Tehlike: Anafilaksi Köpeklerde arı sokması esasen doğrudan bir tehlike değildir ancak alerjik reaksiyonları yoksa. Köpekler de tıpkı insanlar gibi arı sokmasına karşı alerji sahibi olabilir. Köpeklerde anafilaksi oldukça nadir bir durum olsa da, özellikle birden fazla arı sokması bağışıklık sistemlerinin hassasiyetini artırabilir. Bu da anafilaksi tehlikesinin ortaya çıkmasına neden olur. Anafilaksi insanlarda olduğu gibi köpeklerde de hayati tehlike yaratır. Bu nedenle arı sokmasının ciddiye alınması ve belirtilerin takip edilmesi gerekir. Eğer belirtiler anafilaksiyi gösteriyorsa derhal bir veterinere danışmak gerekir. Anafilaksi belirtileri ise genellikle şu şekildedir; Birdenbire ortaya çıkan halsizlik Kusma İshal Diş etlerinde solgunluk Boğazda ve ağızda çıkan, nefes almayı zorlaştıran şişlikler Köpeğinizi arılardan korumak oldukça zordur. Pire ve kene gibi zararlılara karşı alınmış önlemler arılarda işe yaramazlar. Bu nedenle mümkün mertebe arılardan uzak tutmak, tasmasız dolaştırmamak, arı kovalaması durumunda engel olmak, kovan gibi yapılardan uzak tutmak gerekir. Köpeğinizde Anafilaksi Belirtileri Varsa Ne Yapmalısınız? Köpeğinizde yukarıdaki belirtileri gördünüz. Anafilaksi yaşadığını düşünüyorsunuz, peki şimdi ne yapacaksınız? Bu durumda ilkyardım uygulamalarını bilmek önemli. Sırasıyla şu adımları takip etmeniz faydalı olacaktır; Derhal veteriner hekiminizi arayın, bilgilendirme yapın, hekimin tavsiyelerini uygulayın ve köpeği en kısa sürede veteriner kliniğine ulaştırın. Köpeğinizin boğazında ve ağzında yaşanan şişlikler nefes almasını zorlaştırabilir. Nefes aldığından emin olun ancak hareketsiz tutmaya çalışın. Şişlikleri önlemek adına soğuk kompres uygulayın. Eğer şok riski görüyorsanız, kan dolaşımını desteklemek adına yatay ve sakin bir pozisyonda tutmaya çalışın. Veterineriniz telefonda ya da daha öncesinde bir antihistaminik

7 Temmuz 2025 / % Yorumlar
devamını oku
Kedilerde üçüncü göz kapağı

Kedilerde Üçüncü Göz Kapağı ve Tedavisi

Kedi

Tüm memeli canlılarda olduğu gibi kedilerde de gözün korunabilmesi, nem miktarının muhafaza edilmesi ve dış etkenlere karşı savunma için göz kapakları işlev gösterir. Ancak bilindiği üzere insanlarda iki adet göz kapağı bulunurken, kedilerde üçüncü göz kapağı varlığından bahsetmek mümkündür. Çünkü anatomik yapı gereği üçüncü göz kapağının farklı bir görevi yer almaktadır. Kedilerde Üçüncü Göz Kapağı Neden Vardır? Kedilerde üçüncü göz kapağı dokusu, gözün korunması için ekstra bir işlev gösterir. Hatta bu doku sadece kedilerde değil köpekler gibi birçok farklı evcil dostumuzda yer almaktadır. Gözyaşının büyük bir kısmının üretiminin gerçekleştirildiği gözyaşı bezi yani harder bezi bu ek göz kapağı içerisinde yer almak ile birlikte gözün nemli yapısının korunması ve gözyaşının yeterli miktarda üretilmesi de bu göz kapağı sayesinde sağlanır. Kedilerde Üçüncü Göz Kapağı Neden Çıkar? Kedilerde normal koşullarda anatomik yapı gereği dıştan görülemeyecek üçüncü göz kapağı bazen değişen faktörler nedeni ile dışarıya doğru taşma gösterir ve net bir şekilde görünür hale gelir. Bu durum kedilerde üçüncü göz kapağı hastalığı olarak bilinirken, arkasında değişen faktörler yer alabilmektedir. Bu faktörlerden ise aşağıdaki listede ayrıntılı bir şekilde bahsedilebilir. Gözün ön kısmında görmenin sağlanması için yer alan korneada darbe veya çizikler sonucunda bir yırtılma oluştuğunda kornea ülseri ile karşılaşılır. Ülser nedeni ile gözde aşırı iltihaplanma ve kızarıklık görülürken, kedilerde üçüncü göz kapağı sorunu da net bir şekilde ortaya çıkabilir. Göz kapaklarındaki mukoza zarında oluşan iltihap konjonktivit olarak adlandırılırken, bu iltihap yine üçüncü göz kapağının görülmesine neden olur. Kedilerde tedaviler veya medikal işlemler sırasında anestezi uygulandığında ya da sedasyon sağlandığında da göz kapağı iyice açılırken, üçüncü göz kapağı da kısmen dışarıya taşma gösterebilir. Genellikle tedavi ile birlikte çıkan bu belirtiler geçici olarak yaşanır. Kediler günlük olarak uykularına çok özen gösteren canlılar olsa da bazı hastalıklar veya stres durumları uykusuzluğa neden olabilir. Kedilerde yoğun bir uykusuzluk ve yorgunluk yer aldığında da yine geçici olarak üçüncü göz kapağı problemi görülebilir. Üveit olarak adlandırılan göz küresi iltihabında da kedilerde üçüncü göz kapağı sorunu ile karşılaşılabilir. Bu problem bir travma, gözdeki bir kanama ya da enfeksiyonlar ile ortaya çıkabilirken; aşırı sulanma ve kızarıklık ile beraber belirtiler ortaya çıkar. Susuzluk durumu da vücudun birçok ihtiyaç için yeterli sıvıyı kullanamaması anlamına gelir. Dehidrasyon gözlerde de sulanmanın yeterli olmasını engellerken, gözyaşı üretimi gerçekleştiren üçüncü göz kapağı problemli bir şekilde dışarıdan görülebilir bir hale gelir. Glokom yani göz tansiyonu probleminde de kedilerin gözlerinde yoğun bir şişme ile karşılaşılabilir. Bu şişlik sonrasında normal göz kapakları altından üçüncü göz kapağının dışarıya doğru taşıma göstermesi gayet normaldir. Nörolojik bir göz hastalığı olarak bilinen Horner sendromu nedeni ile de sinir uçlarında fonksiyon kaybı yaşandığında göz yapısı sorun gösterebilir. Çünkü bu hastalık sadece yüz kaslarını değil göz yapısını da etkilerken bir asimetriye neden olur. Bu asimetri sonrasında da üçüncü göz kapağı belirgin bir şekilde ortaya çıkarken, sarkma dahi gösterebilir. Gözün aşırı derecede kimyasallara maruz kalması, darbe alması veya aşırı derecede ısı gibi faktörler ile karşılaşması sonrasında göz küresi ve diğer ayrıntılarında tümör ya da kitle gibi problemler ortaya çıkabilir. Bu tip sorunların göz üzerinde oluşturduğu baskı nedeni ile üçüncü kapak dışarıya doğru çıkış gösterebilir. Solunum yollarında ve özellikle üst solunum yollarında görülen enfeksiyonlarda da sinüslerde oluşan iltihaplar göze baskı oluşturduğunda üçüncü göz kapağı dışarıya doğru çıkış gerçekleştirebilir. Yine ek olarak bazen gözde oluşan farklı bir enfeksiyon, göz tümörleri, göz kapaklarındaki tümörler, nörolojik problemler veya kiraz gözü olarak bilinen hastalıkta da üçüncü göz kapağının belirginleşmesi mümkün hale gelir. Kedilerde Üçüncü Göz Kapağı Tedavisi Değişen faktörler sonucunda bir belirti olarak kedilerde üçüncü göz kapağı problemi ile karşılaşılıyorsa, bu durumda hızlı bir şekilde veteriner başvurusu yapılması gerekir. Bazen tek bir gözde bazen her iki gözde aynı anda görülebilen bu problemde veteriner hekimler detaylı bir göz muayenesi ve ana faktör ile ilgili inceleme gerçekleştirir. Çünkü ana nedenin belirlenmesi ile birlikte göz kapağı tedavisi sağlanabilir. Kediler temizliklerine ve kendi kişisel bakımlarını aşırı derecede dikkat eden canlılar olmalarına rağmen sıklıkla göz enfeksiyonları yaşamaları ihtimali bulunmaktadır. Göze alınan bir darbe, vücutta oluşan farklı yaralar, parazitlerin vücuda bulaşması veya ilerleyen yaş gibi birçok faktör gözde yorulmaya neden olurken, bunların sonucunda göz kapağı dışarıya doğru kayabilir. Hatta üçüncü göz kapağı problemi hem yavru hem yetişkin kedilerde görülebilecek bir sorundur. Problemin arkasında bulunan faktör her ne olursa olsun üçüncü göz kapağı kedi probleminde acil müdahale ile birlikte tedavinin oluşturulması gerekir. Ana neden belirlendikten sonra uygun tedavi planında da örneğin faktör bir virüs ya da bakteri kaynaklı enfeksiyon ise bu enfeksiyonu giderecek antibiyotik gibi ilaçlar reçete edilir. Bazen kiraz göz hastalığı nedeni ile göz kapağı taşması görülürken, bu durumda küçük bir cerrahi operasyon ile çözüm sağlanabilir. Tedavi yöntemlerinin uygulanmasında bazen çok basit bir şekilde bir göz temizliği sağlanması ve sonrasında bazı göz damlalarının reçete edilmesi yeterli olabilmektedir. Eğer gözde bir yaralanma bulunuyorsa bazen cerrahi müdahale ihtiyacı ortaya çıkarken, bazen de göz kapağında dikiş atılması gibi bir işlem yapılır. Değişen tedavi yöntemleri kedilerde estetik yapıyı bozan ve daha farklı sorunlara yol açabilen üçüncü göz kapağı probleminin giderilmesinde güncel olarak detaylı incelemelere göre uygulanabilir. GomVet Veteriner Kliniği’miz bünyesinde kedilerde üçüncü göz kapağı problemi ile ilgili birçok faktör göz önünde tutularak detaylı muayeneler yapılabilmektedir. Zira net bir şekilde ana faktör tespit edildiğinde de uygun yapı ile birlikte geliştirilen tedavilerde üçüncü göz kapağının normal seviyesine dönmesi ve gözdeki görme problemleri ya da gözyaşı problemlerinin giderilmesi sağlanabilir. Bilgi Notu → İçeriğin hazırlanmasında GomVet Veteriner Hekimleri katkı sunmuştur. Blog sayfasında yer alan içerikler bilgilendirme amaçlı olarak yayın tarihindeki bilimsel veriler ışığında hazırlanmıştır. Evcil dostunuzun sağlığına ilişkin sorularınız, teşhis ve tedavi işlemleriniz için mutlaka bir veteriner hekime başvurunuz.

4 Temmuz 2025 / % Yorumlar
devamını oku
Köpeklerde kansızlık neden olur? nasıl tedavi edilir?

Köpeklerde Kansızlık Neden Olur? Nasıl Tedavi Edilir?

Köpek

Vücudun temel sıvısı anlamına gelen kan, bütün dokuları ve sistemleri gezerek vücutta oksijenin, gıdaların ve minerallerin taşınmasını sağlar. Vücudun tüm işlevlerini düzenli bir şekilde yürütmesi için kan gerekli olduğu gibi her canlıda da kansızlık (anemi) ile karşılaşılabilir. Yine köpeklerde kansızlık problemi de değişen nedenler dolayısıyla oluşabilecek bir hastalık türüdür. Köpeklerde Kansızlık Nedir? Kansızlık ya da anemi olarak bilinen problem, yaygın bir şekilde insanlarda görüldüğü gibi memeli canlıların tümünde de görülebilir. Temel olarak kan içerisinde kırmızı kan hücresi ile birlikte bazen hemoglobin miktarının da düşmesi anemi olarak bilinir. Benzer şekilde köpeklerde anemi problemi; vücutta dolaşım gerçekleştiren kan içerisinde kırmızı kan hücresi ya da hemoglobin veya her ikisinin birden düşüş göstermesidir. Köpeklerde kansızlık problemi tek bir tanım ile ifade edilse de kansızlığın değişen çeşitleri de yer almaktadır. Hatta tedavide doğru yaklaşım için de kansızlık türünün doğru teşhis edilmesi de çok önemlidir. Kansızlık probleminde de aşağıdaki çeşitler kısaca incelenebilir. Hemolitik anemi problemi; kan içerisinde kırmızı kan hücrelerinin aşırı kısa bir ömre sahip olmasıdır. Eğer otoimmun hemolitik anemi durumu varsa, beyaz kan hücreleri diğer kan hücrelerini parçalar. Diğer türde ise mmün aracılı hemolitik anemi durumu yer alır. Methemoglobinemi probleminde kanda methemoglobin miktarı artış gösterir. Genellikle yapısal bir bozukluktan dolayı oluşurken, bazı ilaçlar bu kansızlığa neden olabilir. Kan kaybı dolaylı anemi türünde ise vücutta bir yara ya da ameliyat sırasında kan kaybı oluşması ya da vücudun içindeki ülser ve kanser gibi bir problemin kan kaybına neden olması ile yaşanır. Aplastik anemi olarak bilinen türde ise kırmızı kan hücresi yeterli miktarda üretilmemektedir ve genellikle tümörler ya da zehirlenme gibi faktörler sonrası ortaya çıkabilir. Köpeklerde Kansızlık Neden Olur? Köpeklerde anemi ile karşılaşılması durumun arkasında sayılabilecek birçok farklı faktör yer alabilir. Örneğin; köpeklerde kansızlık bazen diyabet veya ülser gibi bir hastalık için kullanılan ilacın uzun süre vücutta oluşturduğu etki ile görülebilir. Bazen bakterilerin vücutta oluşturduğu enfeksiyonlarda kırmızı kan hücreleri yıkıma uğradığı için kansızlık oluşabilir. Bazı faktörler köpeklerde zehirlenme oluştururken, bunun sonrasında da anemi problemi ortaya çıkarabilir. Örneğin; Çinko mineralinin aşırı derecede kana bulaşması ya da evdeki fare zehri gibi böcek ilaçlarının köpeklere temas etmesi dolayısıyla zehirlenme sonrasında kırmızı kan hücreleri zarar görebilir. Bazen kemik iliğinde bir baskı oluşturacak şekilde kanser, kronik bir karaciğer rahatsızlığı, uzun süre kullanılan antibiyotikler veya dengesiz beslenme kırmızı kan hücresinin daha az üretilmesi ve anemiye nedeni olabilir. Kan kaybı nedeni ile anemi, aneminin türlerinden biri olduğu gibi aneminin nedenlerinden birisi de yine kan kaybedilmesidir. Hatta kan kaybının kronik veya akut bir durumda olmasına göre de kansızlık düzeyi değişebilir. Genellikle akut bir şekilde kan kaybında örneğin bir yaralanma ya da kaza sonrasında geçici süreli kansızlık ile karşılaşılabilir. Farklı bir durumda da parazitlerin köpeklerin vücudunda oluşturduğu enfeksiyonlar ve kan emme etkinlikleri de kansızlık ortaya çıkarabilir. Kansızlık problemi ile karşılaşıldığında evcil dostlarınızda net bir şekilde anlaşılabilecek belirtiler ortaya çıkar. Hatta altta yatan faktör değişiklik gösterse de kansızlık ile birlikte genellikle aşağıda sayılabilecek ortak belirtiler görülebilir. Kısa sürede kilo kaybı yaşanması Kalp ritminin yükselmesi Aşırı derecede koyu renkli ve katransı bir dışkı Diş etlerinin pembe veya beyazımsı bir renk alması İştahın hızlı bir düşüş göstermesi Solunumun hızlanması Kusmuk ya da dışkıda kan belirtileri görülmesi Kanın aşır trombosit kaybetmesi nedeni ile ciltte morarma görülmesi Köpeklerde Kansızlık Nasıl Tedavi Edilir? Kansızlık problemi ile karşılaşıldığında ifade edilen belirtiler çoğu zaman hızlı bir şekilde ortaya çıkar ve vücut anemi ile mücadele etmeye çalışırken büyük bir yorgunluk yaşar. Bu durum gündelik hayatı aşırı derecede olumsuz etkilerken, erken şekilde teşhis yapılması ve ana nedenin doğru teşhis edilmesi gerekir. Hemen sonrasında ise ana faktöre bağlı olarak en iyi sonucu ortaya koyacak şekilde köpeklerde kansızlık için tedavi programı başlatılır. Evcil dostlarınızda kansızlık problemi ile karşılaşıldığında öncelikle teşhis aşamasının gerçekleştirilmesi gerekir. Teşhis gerçekleştirilmesinde de kanda tüm değerler gözden geçirilerek tam kan sayımı, kan testleri, idrar testi ve ultrason gibi yöntemler kullanılır. PCV olarak adlandırılan paketlenmiş hücre hacmi testi sayesinde kanın dolaşımdaki kırmızı kan hücresi yüzdesi ölçülür. Eğer %35 altında bir değer yer alıyorsa, net bir şekilde köpeklerde kansızlık için teşhis koyulabilir. Kansızlığın varlığı ortaya koyulduktan sonra ana faktörün belirlenmesi ile birlikte tedavi yöntemine geçiş gerçekleştirilebilir. Örneğin; kansızlığa neden olan durum vücutta bulunan bir enfeksiyon ya da parazit ise bu faktör ile mücadele edilerek iyileşmenin elde edilmesi gerekir. Eğer bir tümörün tedavisi ya da uzun süreli kullanılan bir antibiyotik nedeni ile kansızlık yer alıyorsa, vücudun bu açıdan desteklenmesi ve kırmızı kan hücresi üretiminin arttırılması üzerine bir tedavi programı hazırlanır. Kansızlık probleminde iyileşme elde edilirken ana hedef kan kaybı oluşturan faktörün kontrol edilmesi ve sorunun giderilmesidir. Çünkü kansızlık oluşturan faktör ortadan kaldırılmadan kan desteği ve ilaç desteği gibi tedaviler oluşturulduğunda sadece geçici bir sonuç elde edilebilir. Eğer problem oluşturan faktör ortadan kaldırılırsa iyileşme edildikten sonra vücudun ihtiyaç duyduğu kan eski hacmine ulaştırılana kadar kan transferi gibi yöntemler ile çözüm elde edilebilir. Bazı hastalıklar ve faktörler köpeklerde kansızlık problemini kronik bir hale getirdiği için tedavi planlaması çok daha geniş kapsamlı olabilir. Üstelik bazı hastalıklar kronik yapılı olduklarından dolayı hayat boyunca tedavileri devam ederken oluşturacakları kansızlık problemi için de yine hayat boyunca bir destekleyici bakım sağlamak gerekir. Bu anlamda GomVet Veteriner Kliniği’miz bünyesinde veteriner hekimlerimiz sizler için özel bir beslenme programı, vitamin ve mineral desteği ya da düzenli kontrol gibi destekler sağlayarak çözüme yönelik adım atabilir. Bilgi Notu → İçeriğin hazırlanmasında GomVet Veteriner Hekimleri katkı sunmuştur. Blog sayfasında yer alan içerikler bilgilendirme amaçlı olarak yayın tarihindeki bilimsel veriler ışığında hazırlanmıştır. Evcil dostunuzun sağlığına ilişkin sorularınız, teşhis ve tedavi işlemleriniz için mutlaka bir veteriner hekime başvurunuz.

1 Temmuz 2025 / % Yorumlar
devamını oku
Kedilerde arka ayaklarda dengesizlik

Kedilerde Arka Ayaklarda Dengesizlik Neden Olur?

Kedi

Genel anlamda çok hareketli bir yapıya sahip olan ve gün içerisinde durmaksızın oyun oynamak isteyen kediler bazen ayaklarındaki bir dengesizlik ile bu hareketli yapılarını kaybetmeye başlayabilirler. Özellikle kedilerde arka ayaklarda dengesizlik olarak bilinen ataksi probleminde bu tip bir sorun ile karşılaşılabilir. Kedinizin fiziksel anlamda böyle bir değişim yaşaması ve dengesini kaybetmesi endişe verici bir durum olarak da görülebilir. Kedilerde Arka Ayaklarda Dengesizlik Nedir? Ataksi olarak da adlandırılan kedilerde arka ayaklarda dengesizlik problemi, bir nevi koordinasyon kaybı oluşması ve yürümede problem görülmesi olayıdır. Genellikle kedinin yürüyüşünde bir problem ortaya çıkarken, ayakta durmakta zorluk çeker ve birçok farklı hareketi yaparken zorlanmaya uğrar. Vücudun bu koordinasyon eksikliği ve arka ayaklardaki dengesizlik için ana faktörler arasında kas, iskelet ve sinir sistemini etkileyen birçok hastalıktan bahsetmek mümkündür. Ataksi, üç değişen türe ayrılarak incelenir. Her türde değişen bir şekilde vücudun belirli bir bölümünde dengesizlik ve koordinasyon kaybı ortaya çıkarken aşağıdaki, üç dengesizlik yani kedilerde denge kaybı problemi incelenebilir. Ataksi duyusal anlamda ortaya çıktığında genellikle omurilikte bir sıkışma olduğu düşünülür. Omuriliğin hasar görmesi sonrasında evcil dostlarımız ayaklarının bulunduğu noktayı bilmeyecek bir hale gelirken, ayak parmaklarında ve bacaklarda sıkışma oluşabilir. Vestibüler ataksi olarak bilinen denge kaybı probleminde ise genellikle beyin sapı ya da iç kulak gibi bir bölgede rahatsızlık ortaya çıkar. Bu rahatsızlığın sonucunda da vücutta yön hissiyatı kaybolmaya başlarken; kediler sürekli bir yana eğik yürümeye başlar, kafaları çok daha fazla sallanır ve sıklıkla düşme görülür. Uyku miktarı artarken, aşırı sakin bir fiziksel yapı ortaya çıkar. Son tür olan serebellar ataksi durumunda ise vücutta baş, vücut uzuvları ve gövde denge kaybı ile karşılaşabilir. Bu tip denge kaybı hastalıklarında gövdenin duruşu değişir ve adımlar bozulmaya başlayabilir. Kedilerde arka ayaklarda dengesizlik probleminin oluşması genellikle duyusal ataksi ya da vestibüler ataksi kaynaklı olarak görülebilen bir durumdur. Çok nadir bir şekilde de serebellar tür sonrasında arka ayak problemleri ile karşılaşılabilir. Kedilerde Arka Ayaklarda Dengesizlik Nedenleri Arka ayakların kullanımının kaybolması, hissizleşmesi ve vücudun bu neden ile dengesizleşmesi, ataksi olarak bilinirken; bazen küçük bir sorun olarak kısa sürede tedavi edilmesi bazen de yaşamın alt üst olması gibi bir durum ile karşılaşılabilir. Genel olarak da kedilerde arka ayaklarda dengesizlik probleminin oluşmasının arkasında ataksi türüne göre değişen faktörlerden bahsetmek mümkündür. Örnek olarak vestibüler ataksi durumu ile karşılaşılıyorsa, bu duruma neden olan faktörler arasında yaşanan bir travma ya da iç ve orta kulakta bir enfeksiyon bulunabilir. Bazen vücuttaki tümör ya da kanserli dokular, bazen zehirlenme ve bazen de mantar enfeksiyonları bu durumu ortaya çıkarabilir. Bir diğer çeşit olan duyusal ataksi durumunda ise omurilik ve sinir sisteminde bir bozulma ile karşılaşıldığında ya da felç tarzı bir olay yaşanarak bu bölgede kan akış problemi yaşandığında dengesizlik ortaya çıkabilir. Omurga bozuklukları, doğumdan gelen bozukluklar veya omurilik ile omurga kanalındaki tümör ve kanamalar ataksi oluşturabilir. Serebellar ataksi olarak bilinen hastalık türünde ise dokuların hasara uğraması, vücutta gelişen enflamasyonlar, beyindeki tümörler veya iltihaplar ya da yüksek dozda antibiyotik alımı sonrası zehirlenme vücutta denge kaybına neden olabilir. Bazı durumlarda sayılan üç türün dışında da ataksi problemleri ile birlikte kedilerde arka ayaklarda dengesizlik görülme ihtimali yer almaktadır. Her ne kadar nadir bir şekilde bu durum yaşansa da elektrolit problemleri, anemi veya hipoglisemi ana nedenler arasında bulunabilir. Kedilerde Arka Ayaklarda Dengesizlik Tedavisi Omuriliğin alacağı bir hasar, beyin sapı hasarı, beyin tümörleri, beyin hasarı, omurga hasarları, bazen eklem iltihapları, vücuttaki travmatik kırık ve çatlaklar, diyabet, virüs kaynaklı hastalıklar, zehirlenmeler ve doğum anomalileri gibi birçok faktör neden ile kedilerde arka ayaklarda dengesizlik problemi yaşanması mümkündür. Hangi faktör nedeni ile bu hastalık ortaya çıkmış olursa olsun detaylı bir muayene ve kontrol sonrasında hastalık teşhis edildikten sonra tedavi programına başlanabilir. Genellikle kedilerde arka ayaklarda dengesizlik problemi ile birlikte aşağıdaki belirtilerin ortaya çıkma ihtimali de yer alacaktır. Ayakta durmakta zorlanma Ayakları sürükleyerek yürümeye çalışma Sürekli bir şekilde daire hareketi ile yürüme İlerleyen vakalarda bacakları tamamen kontrol edemeyecek şekilde felç Vücudun aşırı derecede sallanması ve sürekli bir yana tökezleme Başın sıklıkla öne eğilmesi Hareket etmeye çalışırken vücudun çok fazla titremesi Omurga, kalça ya da bacak bölgelerinde asabiyet oluşturabilecek ağrılar Bu belirtiler ataksi türleri değişiklik gösterse de genellikle ortak bir şekilde karşılaşılan belirti türleridir. Bu tip belirtiler evcil dostlarınızda görüldüğünde öncelikle kliniğimize başvurabilir ve bir veteriner muayenesi talep edebilirsiniz. Veterinerlerimiz durumu genel olarak inceleyerek kedinizin tıbbi geçmişini göz önünde tutar ve sonrasında bir fiziki muayene sağlar. Bu sırada yürüyüş, vücudun duruşu, kasların hareketleri gibi birçok nokta kontrol edilirken sinir sistemi kontrolü için de nörolojik muayene yapılır. Bazen vakaların net bir şekilde tespit edilmesi ve ana faktörün ortaya çıkarılması için röntgen ve MR gibi görüntüleme işlemleri ve Elektromiyografi(EMG) kullanımı gerekebilir. Hatta ana faktöre göre kan testleri, omurilik sıvı analizi ve biyopsi gibi işlemler ile tam teşhis sağlanabilir. Ana faktörün belirlenmesi ve hastalığın hangi türde olduğunun anlaşılması sonrasında da ataksi için tedavi yöntemleri belirlenir. Arka ayaklardaki dengesizlik probleminin arkasında nörolojik bir sorun yer alıyorsa, fizik tedavi veya ilaçlar ile ilerleyen durumda da ameliyat ile çözüm elde edilmesi mümkündür. Kas ve iskelet problemlerinde ise genellikle ağrı kesici ilaçlar reçete edilirken, aşırı kilonun bir an önce vücuttan uzaklaştırılması ve eklem sağlığının desteklenmesi gerekir. Hormon bağlamlı metabolik problemlerde diyabet ve tiroid gibi hastalıkların tedavisine başlanması da gerekebilir. Bazen dengesizliğin ana kaynağı bir zehirlenme veya vücutta biriken toksinler olurken, destek tedavisi ile veya dekontaminasyon ile bu faktörler vücuttan uzaklaştırılabilir. Bazen de virüsler, bakteriler ve parazitlerin vücutta oluşturduğu enfeksiyonların tedavisi için antibiyotik tarzı ilaçlar reçete edilerek tedavi sağlanabilir. Genetik bozukluklar ve doğumsal problemler kaynaklı ataksi durumu ile karşılaşıldığında da tedaviye uygun bir şekilde geliştirilmiş özel ilaçlar reçete edilir ve destekleyici bakım sağlanabilir. Görüldüğü üzere hastalığın faktörleri değişim gösterdiği gibi kedilerde arka ayaklarda dengesizlik probleminde özellikle ana faktöre göre detaylı bir tedavi yöntemi geliştirilir. Bu açıdan sayılan belirtiler ile karşılaşılarak yoğun bir endişe duyulduğunda, mutlaka veteriner kliniğimize başvuru yapılmalıdır. GomVet Veteriner Kliniği profesyonel kadromuz bu noktada detaylı bir inceleme ve teşhis ile tedavi programı başlatabilir. Bilgi Notu → İçeriğin hazırlanmasında GomVet Veteriner Hekimleri katkı sunmuştur. Blog sayfasında yer alan içerikler bilgilendirme amaçlı olarak yayın tarihindeki bilimsel veriler ışığında hazırlanmıştır. Evcil dostunuzun sağlığına ilişkin sorularınız, teşhis ve tedavi işlemleriniz için mutlaka bir veteriner hekime başvurunuz.

27 Haziran 2025 / % Yorumlar
devamını oku
Kedilerde artrit neden olur?

Kedilerde Artrit Neden Olur?

Kedi

Kedilerin metabolizmasını etkileyen ve kas ile iskelet sistemine hasar vererek acı ve ağrılara neden olan birçok hastalık türünden bahsetmek mümkündür. Bu hastalık çeşitleri arasında kedilerde artrit rahatsızlığı da yer alırken, bu tip bir rahatsızlık eklem ağrılarına neden olur. Ağrılı ve acı veren bir eklem hastalığı türü olan artrit, özellikle de yaşlanan kedilerde çok sık görülen bir problemdir. Kedilerde Artrit Nedir? Eklem ağrıları gibi sıkıntılı problemlere neden olan kedilerde artist hastalığında hareketler giderek kısıtlanırken, yaş ilerledikçe birçok kedide görülen bir problemden bahsedilebilir. Tanımlama noktasında ise kedilerde görülen bu hastalık; kemik eklemlerinde oluşan iltihap anlamına gelmektedir. İlk etaplarda belirtiler çok hafif bir şekilde görülürken, bazen kedinizde bu problemin başladığını fark etmeniz dahi mümkün olmayabilir. Ancak ilerleyen dönemlerde hareketteki kısıtlanmalar ve aşırı ağrıdan dolayı kedinizin acı çekmesi artrit problemi bulunduğunu anlamanızı sağlar. Kedilerde artrit probleminde çoğu zaman kalça ve dirsek bölümünde eklemlerde iltihap oluşur ve bu bölgelerde aşırı bir ağrı ortaya çıkar. Ancak kedinin türü, yaşı, kilosu, genel sağlık durumu gibi faktörlere bağlı olarak vücuttaki farklı eklemlerde de iltihap ve sertleşme ortaya çıkabilir. Özellikle kedilerde yaşlanma ile birlikte doğal bir şekilde eklemlerin yıpranması ve korozyona uğraması iltihapların daha kolay ortaya çıkmasına neden olur. Genç kedilerde ise genellikle yaralanmalar ve kazalar gibi problemler ya da eklem gelişim bozukluğu sonrasında bu tip iltihaplar görülebilir. Artrit problemi ile birlikte yaşlı veya genç kedilerin tümünde rahatsızlığın ortaya koyduğu ve koyacağı bazı semptomlar yer alır. Bu problemde belirtiler çok net ve hızlı bir şekilde kendini göstermemek ile birlikte bazen ilerleyen zaman ile birlikte hastalığı anlamanız mümkün olabilir. Hele ki kediler içgüdüsel olarak hastalık sıkıntılarını saklamaktan yana olduklarından dolayı dış bir belirti de bulunmayınca kedilerde artrit çok daha zor bir şekilde anlaşılabilir. Kedinizin yaşadığı ağrıya ve hastalığın nasıl ilerleyiş gösterdiğine bağlı olsa da aşağıdaki belirtiler bu hastalıkta takip edilebilir. Aşırı hareketten kaçınarak hareketlerde daha dikkatli davranmaya başlamaları Dinlenme süreçlerinde bacaklarının aşırı sertleşmesi Kedinizin sıklıkla saklanmaya çalışması Kedinizin uyku miktarının artış göstermesi Kedi tuvaletlerinin fazla yüksek olmasından rahatsız olmaları Zıplama ve atlama gibi hareketlerden kaçınmaya başlamaları Basamak ve merdivenlerden uzak durmaya çalışmaları Tüylerini daha az temizlemeye başlamaları ve vücut temizliğini tam yapmama Ağrıdan dolayı asabiyet ve ağrılı bölgelerde beklenmedik tepkiler Kedilerde Artrit Nedenleri Nelerdir? Artrit temel olarak en net şekilde kedinizin yaşlanması ile birlikte oluşabilen bir problemdir. Çünkü kediler yaş aldıkça diğer tüm dokular gibi eklemlerde de artık bir bozulma yani yıpranma görülür. Eklem içerisindeki kıkırdaklar yaşlandıkça pürüzsüz yapılarını kaybederken, eklemin hareketini sağlayan sıvının miktarı düşer ve hareket kabiliyeti giderek azalır. Örnek olarak ilerleyen yaşta kalça gelişimi sorunlu bir şekilde oluşmaya başlarken, özellikle bu bölgeye bir darbe alınması artrit nedeni oluşturabilir. Kedilerde artrit probleminde bazen kalçanın gelişimi genetik yapı nedeni ile de problemli bir şekilde ilerleyebilir. Örneğin; Pers kedileri, Scottish Fold veya Maine Coon gibi kedi ırklarında bu tip genetik bir yatkınlık yer alabilir. Özellikle bu tip kedilerde kilo kontrolü çok büyük bir önem arz ederken, bu duruma bağlı olarak diğer kedi ırklarının tümünde de obezitenin bir artrit nedeni olduğu ifade edilebilir. Çünkü obezite eklem yükünü arttırırken, vücutta bozulmalara yol açar ve kontrolsüz kilo alınması ile birlikte aşınan eklemlerde artrit oluşabilir. Kedilerde Artrit Tedavisi Kedilerde rutin şekilde yapılan muayene ve kontrollerde özellikle ilerleyen yaş ile birlikte veya genetik yatkınlık bulunan evcil dostlarınızda artrit kontrollerinin yapılması büyük fayda sağlar. Ayrıca elbette sayılan belirtiler ile karşılaşıldığında da kedilerde artrit endişesi ile birlikte özellikle fiziksel bir muayene yapıldıktan sonra detaylı kontroller sağlanabilir. Belirtilere bağlı olarak veteriner hekimlerimiz eklem problemlerini araştırırken, örnek olarak eklemlerde bir güç kaybı olup olmadığını gözden geçirir. Artrit incelenirken en önemli teşhis yöntemleri arasında eklem sıvılarının test edilmesi ve x-ray görüntüleme yer alır. Bu yöntemler sonucunda hastalık teşhis edildiğinde de kedinizin birçok özelliğine ve güncel duruma göre tedavi programı belirlenir. Çünkü kedinin yaşı, farklı hastalıkları, ırkı, cinsiyeti ve hastalığın düzeyi gibi kriterlere göre tedavi sağlanmaktadır. Artrit tedavisinde en önemli destekleyicilerden birisi ağrıları giderebilen ilaçlardır. Mutlak bir şekilde veteriner hekimler tarafından reçete ile verilen bu ilaçlar kontrollü ve dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır. Artrit kilo artışı ve obezite ile direkt bağlantılı olduğu için kilo kontrolünün yapılması ve aşırı kiloların da uzaklaştırılması gerekir. Bu neden ile tedavide bazen yeni bir diyet programı ve mama değişimi imkanı yer alabilir. Ayrıca yine fiziksel ortamda değişiklik için daha düz bir kedi tuvaleti, yüksek noktalara çıkmalarını sağlayacak rampalar ve temizliklerini destekleyecek fırçalar kullanılabilir. Kedilerde ilerleyen yaş ile birlikte oluşan bu rahatsızlıkta da yaşın gerektirdiği koşullara bağlı hayatının desteklenmesi en önemli noktadır. Çünkü ilerleyen yaşta eklemlerdeki iltihaplar sonrasında tuvalet problemleri, yürüyüş problemleri, aşırı yorgunluk ve hareketsizlik ortaya çıkacaktır. Bu noktada veterinerlerimizin tavsiyesi ile diyet değişimi yapılması kadar yavaş ve tempolu bir spor programı oluşturulması ve daha fazla ilgi ve sevgi gösterilmesi gerekebilir. İlerleyen yaşlarda kedilerde artrit sorunu ile karşılaşıldığında özellikle soğuk ve sıcak kompres tedavilerinin uygulanması büyük fayda sağlayabilir. Sıcak uygulamalar eklem sertliğini düşürürken, soğuk uygulamalar sayesinde de daha az ağrı hissetmemesi sağlanabilir. Dinlenme ve oyun ortamlarının kedinizin yaşına göre yumuşak ve daha kolay malzemeler ile yeniden düzenlenmesi ve hayatını daha kolay bir hale getirmeniz kedilerde artrit probleminde çok büyük fayda sağlayacaktır. Doğru bir tedavi programı ve takibi açısından da GomVet Veteriner Kliniği’miz üzerinden en güçlü destek talep edilebilir. Bilgi Notu → İçeriğin hazırlanmasında GomVet Veteriner Hekimleri katkı sunmuştur. Blog sayfasında yer alan içerikler bilgilendirme amaçlı olarak yayın tarihindeki bilimsel veriler ışığında hazırlanmıştır. Evcil dostunuzun sağlığına ilişkin sorularınız, teşhis ve tedavi işlemleriniz için mutlaka bir veteriner hekime başvurunuz.

26 Haziran 2025 / % Yorumlar
devamını oku
Kedilerde diş dökülmesi

Yaşlı Kedilerde Diş Dökülmesi

Kedi

Kedilerin dişleri yavruluğun çok erken dönemlerinde çıkmaya başlarken, bu sayede beslenme alışkanlıkları da hızlı bir şekilde değişim gösterebilir. Örnek olarak henüz 2 aylıkken anne sütünden ayrılmaya başlayabilen kedilerde yaş hızlı bir şekilde ilerleme gösterir. Buna bağlı olarak da yaşlı kedilerde diş dökülmesi ihtimali her zaman yer almaktadır. Kedilerde gerek yetişkinlik döneminde gerek yaşlılık döneminde dişlerin kaybı ile karşılaşılması çok sık görülen bir problemdir. Bu problem sonrasında da kedinizin beslenme alışkanlığı kökten bir değişim ortaya koyarken, hem yaşam düzeni hem de sağlık düzeni olumsuz etkilenebilir. Sorunun arkasındaki ana faktör incelenerek ve sorunun genel sağlık üzerindeki etkileri ortaya çıkarılarak da veteriner kontrolünde yeni bir düzen oluşturması mümkündür. Yaşlı Kedilerde Diş Dökülmesi Neden Olur? Bir kedinin yetişkinlik döneminde ağız ve diş sağlığının düzenli bir şekilde yapılması ve özen gösterilmesi bütün vücut sağlığını önemli derecede etkileyen bir durumdur. Çünkü ağız ve diş sağlığında karşılaşılan problemler sonrasında vücutta birçok doku ve organ olumsuz etkilenirken, bazen kalp problemleri dahi yaşanabilir. Bir kedi sahibi olarak evcil dostunuzun diş sağlığına özen göstermeniz büyük bir önem gösterirken, düzenli bir şekilde veteriner kontrolleri ile bu yapı elde edilebilir. Her ne kadar yaşlı kedilerde diş dökülmesi problemine karşı ağız ve diş sağlığı bakımlarını aksatmadan kedinizin muayenelerini düzenli bir şekilde yaptırsanız da yine de diş dökülmesi problemi ile karşılaşma ihtimali de yer almaktadır. Ancak yetişkin ve yaşlı kedilerde bu problemin oluşması arkasında aşağıda sayılabilecek değişen faktörler yer alabilir. Kedilerin yeterli miktarda vitamin almaması Yaşlı kedilerde bakım eksikliği Yetişkin kedilerde dişlerin darbe veya yaralanmalara maruz kalması Travmatik olaylar ve kazalar Kedinin beslenmesinin doğru ve düzenli olmaması Yavruluk döneminden yetişkinliğe geçişte süt dişlerinin geç bir zamanda düşme göstermesi Vücutta bulunabilecek enfeksiyon, kanser, diyabet veya hipertansiyon gibi birçok değişen hastalık Liste içerisinde yer alan ve listeye dahil edilmeyen akla gelebilecek birçok değişen faktör yaşlı kedilerde diş dökülmesi için ana nedenler arasında yer alabilir. Aşırı derecede yaşlanma ile birlikte olağan bir şekilde de kısmi diş kayıpları görülmesi mümkün olurken, yaşın ilerlemesi ile dişlerin normalin dışında yoğun bir kayıp göstermesi vücudun tüm dengesini ve sağlığı bozabilir. Mutlak bir şekilde evcil dostlarınızda yaşanan bu tip diş dökülmelerinde belirtileri takip ederek veteriner başvurusu yapmanız gerekecektir. Yaşlı kedilerde diş dökülmesi probleminde genellikle beslenme problemleri yaşanmaya başlanır. Bunun yanında ağızda istenmeyen bir koku ortaya çıkmaya başlarken, diş kayıpları nedeni ile çiğneme tek tarafta oluşmaya başlar ve salya salgısı artış gösterir. Yetişkin kediniz beslenmede zorluk yaşamaya başladığı için daha az yemek yemeye başlayabilir ve diş etleri kanama ya da kızarıklık gibi belirtiler gösterebilir. Bu gibi durumlarda diş dökülmesi probleminin incelenmesi ve özellikle ana nedenin belirlenmesi için detaylı bir veteriner muayenesi gerekecektir. Yaşlı Kedilerde Diş Dökülmesi Nasıl Tedavi Edilir? İnsanlarda dişlerin kaybı ile birlikte değişen tedavi yöntemleri uygulanarak, örneğin; implant çalışmaları yapılarak eksik dişler tamamlanabilmektedir. Çünkü insanlarda da dişlerin eksik olması hatta neredeyse tamamen kaybedilmesi beslenmede büyük bir bozulmaya yol açabileceği gibi genel sağlığın kaybına da neden olabilir. Ancak yaşlı kedilerde diş dökülmesi gibi bir problem yaşandığında ekstradan bir müdahale yapılarak dişlerin yeniden tamamlanması gibi bir imkan bulunmamaktadır. Problemi oluşturan faktörün belirlenmesi ve daha fazla diş kaybı yaşanmasının engellenmesi ise en önemli noktadır. Veteriner hekimlerimiz bu tip problemlerde kliniğimize başvuru gerçekleştirildiğinde öncelikle ağız ve diş muayenesi gerçekleştirir. Çünkü ağız içerisinde iyi bir temizlik sağlanması ve dişlerin bakımının düzenli yapılması gerekir. Hatta veterinerlerimizin önerdiği malzemeler ve yöntemler ile düzenli diş bakımı yapılması için bir planlama oluşturulabilir. Her kedinin yaşına ve türüne uygun bir şekilde de değişen malzemeler ile düzenli bir diş temizliği ve bakımı yapılabilir. Faktörler değişebileceği için örneğin vitamin eksikliği bulunuyorsa, vücudun vitaminler ile desteklenmesi, arkada bir hastalık bulunuyorsa da bu hastalığın tedavisinin başlatılması veya beslenmenin yeni mama tarzları ya da bir düzen ile değiştirilmesi gerekebilir. Özellikle yoğun diş kaybı yaşayan yetişkin kedilerde daha yumuşak ve besleyici mamalar önerilerek, beslenme düzeninin değişimi ile vücudun desteklenmesi büyük bir fayda sağlayabilecektir. Yaşlı Kedilerde Diş Bakımı Nasıl Olmalıdır? İlerleyen yaş ile birlikte vücudun yaşadığı tüm hastalıklar, enfeksiyonlar, travmalar, beslenmedeki problemler gibi faktörler yaşlı kedilerde diş dökülmesi problemi oluşturabilir. Bu olağan duruma karşı evcil dostunuzun hayatında daha iyi koşullar oluşturmanız ve genel sağlığını desteklemeniz en önemli faktördür. Bu anlamda veteriner kliniğimize başvuru gerçekleştirdiğinizde veteriner hekimlerimiz genel muayene sonrasında sizin için en uygun diş bakım ve temizliği ürünlerini tavsiye ederek doğru yöntemler konusunda size yardımcı olabilmektir. Yavruluktan başlaması gereken fakat bazen ihmal edilen ancak yetişkin kedi döneminde mutlaka düzenli hale getirilmesi gereken diş bakımı, hayatın daha düzenli ve uzun bir hale gelmesini sağlayabilir. Zira tıpkı insanlarda olduğu gibi kedilerde de diş bakımı ve diş fırçalama düzenli bir şekilde yapılmalıdır ve bu sayede ağız sağlığı korunmalıdır. Düzenli bir ağız ve diş bakımı açısından kediler için özel şekilde üretilmiş kedi diş fırçaları ve diş macunları kullanılması büyük fayda sağlar. Kedi diş fırçalaması işlemi gerçekleştirilirken de her zaman diş etleri kontrol edilmeli ve bir kanama ya da iltihap gibi problemler bulunup bulunmadığı gözden geçirilmelidir. Ayrıca kedilerin beslenmesi takip edilerek, mama çiğneme ve yutmada bir problem yaşayıp yaşamadıkları da kontrol edilmelidir. Rutin veteriner muayenelerinde mutlak bir şekilde kedilerde ağız ve diş muayenesinin yapılması üzerinde durmak ve düzenli bir şekilde mama kontrolü yaparak beslenmesini güçlü tutmak gerekecektir. Özellikle yetişkin kedilerde bu tip problemlere karşı kaliteli kedi maması kullanmak ve dişlere zarar verebilecek faktörleri kedinizin yaşam ortamından uzaklaştırmak gerekir. Yetişkinlik ile birlikte yaşlı kedilerde diş dökülmesi ile karşılaşma ihtimali her zaman yer alırken, bu probleme karşı belirtiler ile karşılaşıldığında da GomVet Veteriner Kliniği’mize hızlı bir başvuru yapılabilir. Bilgi Notu → İçeriğin hazırlanmasında GomVet Veteriner Hekimleri katkı sunmuştur. Blog sayfasında yer alan içerikler bilgilendirme amaçlı olarak yayın tarihindeki bilimsel veriler ışığında hazırlanmıştır. Evcil dostunuzun sağlığına ilişkin sorularınız, teşhis ve tedavi işlemleriniz için mutlaka bir veteriner hekime başvurunuz.  

25 Haziran 2025 / % Yorumlar
devamını oku
Kedimin gözü sulanıyor

Kedimin Gözü Sulanıyor Ne Yapmalıyım?

Kedi

Kedilerin gözlerinde karşılaşılabilen sulu göz akıntıları, birçok farklı enfeksiyon ya da göz problemleri kaynaklı bir şekilde karşılaşılabilecek belirtiler arasında yer alır. Günümüzde birçok evcil hayvan sahibi veteriner kliniklerine kedimin gözü sulanıyor problemi ile başvurmaktadır. Çoğu zaman ise bu problemin direkt olarak bir hastalık olduğu ya da gözler ile ilgili ağır bir sağlık problemi bulunduğu gibi endişeler yer alabilmektedir. Kedilerde göz sulanması problemi, kediler arasında yaygın bir şekilde görülebilen sorunlar arasında yer alırken; veterinerlikte epifora olarak adlandırılır. Bazı durumlarda gözyaşı, göz küresi üzerinde doğru bir şekilde dağılım gerçekleştirmediğinde ve gözyaşı kanalından drenaj sağlanmadığında gözün sulanması problemi oluşabilir. Bazen kedilerde gözyaşı üretimi bazı hastalıklar ve problemler nedeni ile arttığında da gözlerde sulanma oluşma ihtimali bulunmaktadır. Kedimin Gözü Sulanıyor Neden Olabilir? Eğer bir veterinerlik kliniğine kedimin gözü sulanıyor problemi ile başvurursanız, veterinerler elbette öncelikli olarak kedinizde detaylı bir göz muayenesi gerçekleştirir. Çünkü kedimin gözü sulanıyor probleminde akla gelen ilk araştırmalar göz problemleri ile ilgili olmaktadır. Bu anlamda örnek olarak bazen konjonktivit yani gözde oluşan bir tür iltihap nedeni ile sulanma durumu oluşabilir. Bu iltihaplar alerji oluşturabilecek maddeler, bakteriler ya da virüsler nedenli olarak ortaya çıkarken, yeni doğan kedilerde çok sık görülür ve yorucu bir göz problemi sırasında sulanmaya neden olur. Kedimin gözü sulanıyor probleminde veteriner hekimlerin yaptığı incelemelerde yine göz ile ilgili muayenelerde kornea hasarı üzerinde durulabilir. Göze temas eden bir cismin korneada oluşturduğu bir hasar, kornea üsleri veya gözdeki bir çizilme fazla gözyaşı üretimi nedeni ile gözde sulanma oluşturabilir. Benzer şekilde yabancı cisimler, toz veya bir kıl tanesinin gözde irritasyon oluşturması da ana faktör olabilir. Ayrıca bazen gözyaşı kanallarında tıkanma nedeni ile drenaj problemi oluşturduğu için göz üzerinde sulanma görülebilir. Yine göze bağlı olabilecek şekilde bazen göz veya göz etrafında ortaya çıkan bir tümör gözyaşı akış problemleri ile kendini gösterirken, birçok evcil hayvan sahibi kedimin gözü sulanıyor problemi ile veteriner kliniğimize başvurabilmektedir. Özellikle göz kapağındaki entropion problemleri, ev içerisinde gözde sıkıntı oluşturabilecek toz ya da polen gibi maddelerin oluşturduğu alerjiler, göz çevresinde veya göz içerisinde oluşabilen enfeksiyonlar sulanma oluşturabilir. Hatta kedilerde küçük ve basık yüzlere sahip ırklarda genetik olarak da bu problem ile karşılaşılabilir. Kedilerde Göz Sulanması Belirtileri Aşırı gözyaşı üretimi, gözyaşı drenajında karşılaşılan sorunlar veya sayılan birçok faktör nedeni ile kedimin gözü sulanıyor problemi evcil hayvan sahiplerinin yönelttiği göz problemleri arasında yer alır. Bu gibi göz sulanması problemlerinde beraberinde karşılaşılabilecek aşağıdaki semptomlar sayılabilir: Aşırı sulanma nedeni ile kediler patileri vasıtasıyla gözlerini sürekli kaşımak veya ovmak isteyebilir. Kedilerde gözün görünür kısmında yani korneada bir bulanıklık ve matlaşma görülebilir. Özellikle enfeksiyon durumlarında gözde iltihaplı bazen sarı bazen de yeşile çalan bir akıntı ya da mukus akıntısı olabilir. Gözler iltihap ve enfeksiyonlar kaynaklı olarak kızarmaya başlayabilir. Kediniz gözünü çok sık bir şekilde kırpmak veya rahatsızlık nedeni ile sürekli kapatmak isteyebilir. Özellikle entropion gibi problemlerde göz kapağının içe kıvrılması veya şekil bozuklukları görülebilir. Göz kapağı özellikle darbeler ve alerjiler ile birlikte şişerek enfeksiyonlar ile rahatsız olabilir. Kedilerde Göz Sulanması Nasıl Tedavi Edilir? Veteriner kliniğimize kedimin gözü sulanıyor şikayeti ile başvurduğunuzda, sayılan ana faktörler ve ifade edilen belirtiler göz önünde tutularak veteriner hekimlerimiz tarafından öncelikle detaylı bir göz muayenesi gerçekleştirilir. Bu incelemeler sırasında bazı testlerden yararlanılırken, fiziki muayene ile birlikte örneğin alerji testi ihtiyacı yer alır. Hatta floresan boya testi kullanılması vasıtasıyla kornea problemleri ortaya çıkarılırken, göz tansiyonunu belirlemek için tonometri gibi yöntemlerden yararlanılır. Teşhis aşamasında bazen enfeksiyon durumlarında gözden alınan kültür laboratuvara gönderilmekte ve bazen göz hücrelerinde sitoloji uygulanmaktadır. Virüs kaynaklı enfeksiyonlar incelenirken göz kapaklarının fiziksel incelemesi yapılır ve özellikle gözyaşı drenaj kanallarında da muayene gerçekleştirilir. Tüm bu adımlar sayesinde kedilerde göz sulanması için doğru bir tedavi belirlenmesi mümkün olmaktadır. Kedilerde göz sulanması problemi bir belirti olarak ortaya çıkarken, arkada bulunan faktör net bir şekilde teşhis edildiğinde örneğin; bir enfeksiyon bulunuyorsa, antibiyotik damlalar veya topikal ilaçlar ile bu enfeksiyon giderilebilir. Bazen gözyaşı kanallarındaki problemlerde gözyaşı yetersizliği yer alırken, yine damlalar kullanırken; alerjilerin giderilmesinde de anti-histaminik damlalar ile tedavi sağlanır. Eğer kornea kaynaklı bir problem bulunuyorsa, tedavi için yine antibakteriyel damlalar veya bazı göz problemlerinin ortadan kaldırılması için cerrahi müdahale gerekebilir. Gözde bulunan yabancı bir cismin klinik ortamında çıkarılması veya eğer bir alerji faktörü varsa alerji oluşturan bu madde veya gıdanın kedinizin yaşam ortamından uzaklaştırılması için de tespit edilmesi gibi noktalar üzerinde durulur. Kedimin Gözü Sulanıyor Konusunda Sıkça Sorulan Sorular Kedilerde göz sulanması problemi ile ilgili akla takılan en önemli soruların cevaplarını kısaca bu bölümde bulabilirsiniz. 1.     Kedilerin Gözünden Neden Su Akar? Kedilerde bazen anlık olarak korneada oluşan bir problem, gözyaşı kanallarının tıkanması veya alerjiler gibi birçok sorunda göz sulanması olabilir. Bazen de arkada bulunan bir enfeksiyon ya da göz hastalığında aşırı derecede göz sulanması görülebilir. 2.     Kedim Tek Gözünü Kısıyor Ne Yapmalıyım? Bazen kedilerde aşırı gözyaşı üretimi ve drenaj problemlerinde tek gözde sulanma yaşanması mümkündür. Bu durumda gözü kısmaya çalışması ile birlikte problemi anladığınızda direkt olarak veterinerlik desteği alabilirsiniz. 3.     Kedi Göz Enfeksiyonu Kaç Günde Geçer? Kedilerde gözde oluşabilecek bakteri veya virüs kaynaklı enfeksiyonların ana bedeni tespit edildikten sonra ilaçlar ve hijyen vasıtasıyla tedavi oluşturulur. Enfeksiyon kaynağına ve hangi seviyede bulunduğuna bağlı olarak da tedavi süresi veteriner kontrolü ile belirlenebilir. 4.     Kedilerin Tek Gözü Neden Sulanır? Kedilerde örnek olarak iki gözden herhangi birine travmatik bir hasar verecek darbeler ya da yabancı cisimler temas ettiğinde bu gözde sulanma olabilir. Bazen de bir göz enfeksiyonu gözlerden sadece bir tanesinde görülebileceği için enfeksiyon kaynaklı sulanma yaşanabilir. Bilgi Notu → İçeriğin hazırlanmasında GomVet Veteriner Hekimleri katkı sunmuştur. Blog sayfasında yer alan içerikler bilgilendirme amaçlı olarak yayın tarihindeki bilimsel veriler ışığında hazırlanmıştır. Evcil dostunuzun sağlığına ilişkin sorularınız, teşhis ve tedavi işlemleriniz için mutlaka bir veteriner hekime başvurunuz.

24 Haziran 2025 / % Yorumlar
devamını oku
Kuşlarda Deri Hastalıkları

Kuşlarda Deri Hastalıkları

Genel

Papağanlar, muhabbet kuşları, Cennet papağanları veya kanarya gibi evcil hayvanlar arasında bulunan kafes kuşları estetik görüntüleri ile büyüleyen varlıklardır. Evlerinize görsel bir şölen ve neşe katan bu evcil dostlarımızda cilt ve tüy bozulmasına neden olabilen kuşlarda deri hastalıkları ise her zaman moral bozucu bir durum oluşturabilir. Kuşların cildi üzerinde kaplanan tüyleri, rengarenk yapıları ve sağlıklı görüntüleri ile estetik canlılar olmasını sağlamaktadır. Elbette yılın belirli dönemlerinde tüylerini dökerek yenilemeleri ve kendi tüylerini kısmen temizlemeleri normaldir. Ancak bazı koşullarda yanlış beslenme, parazitler veya mantar gibi faktörler kuşlarda deri hastalıkları oluşturabilmektedir. Bu hastalıklar birbirinden farklı çeşitlere ayrılırken, belirtileri bazen benzer bazen farklı ve tedavileri de genellikle benzer bir yapıya sahiptir. Kuşlarda Deri Hastalıkları Nelerdir? Başlıklar şeklinde bahsetmek gerekirse, kuşlarda deri hastalıkları olarak ifade edilebilecek hastalık çeşitleri aşağıdaki listede sayılabilir. Fungal dermatitis Tüy yolma İç veya dış parazitler Virüs kaynaklı deri hastalıkları Bakteri kaynaklı deri hastalıkları Ülseratif pododermatitis Görüldüğü üzere listede yer alan deri hastalıkları genellikle dış bir faktör nedeni ile ortaya çıkarken, bu faktör vücutta tüy bozulması veya cilt bozulmasına neden olarak değişen belirtiler ile hastalıkların görülmesine yol açmaktadır. Hastalıklar faktörlerine bağlı olarak da bazen değişen isimlere sahip olsa da ayrı ayrı açıklamaları üzerinden de devam edilebilir. Evcil kuşlarda yaygın bir şekilde görülebilen hastalıklar arasında bulunan kuşlarda deri hastalıkları listede sayılanlar dahilinde bulunabileceği gibi bazen de vücuttaki bir hastalığın belirtisi olarak ciltte problemler veya tüy dökülmeleri gibi sorunlar yaşanabilir. Vücudun tamamını ilgilendiren bazı rahatsızlıklar bu tip belirtiler ortaya koyabildiği gibi bazen de kuşlarınızda stres gibi kaynaklar nedeni ile cilt ve tüy problemleri görülebilir. Örnek olarak listede yer alan tüy yolma problemi kuşlarda bir yıkıcı davranış olarak ortaya çıkar. Bazen dökülen tüylerin çok hafif bir şekilde yeniden çıkması, bazen aşırı tüyden dolayı vücudun kendi kendine tüy dökmesi gibi farklı nedenler ya da altta bulunan tıbbi nedenler ile bu problem yaşanabilir. Çünkü arkadaki sistematik sorunlar veya bazen yetersiz beslenme ve bazen de cilt enfeksiyonları neden oluşturabilir. Ayrıca kuşunuzun cinsel problemleri olması ve can sıkıntısı yaşaması gibi psikolojik nedenler tüy yolma davranışı göstermesine neden olabilir. Kuşlarda en çok görülen cilt hastalıkları arasında da enfeksiyonlar yer alır. Keza enfeksiyonlar bazen virüs kaynaklı bazen bakteri kaynaklı bazen de parazit kaynaklı ortaya çıkabilmektedir. Örnek olarak mikroorganizmalar kaynaklı bir şekilde görülebilecek cilt enfeksiyonlarında Bacillus veya Stafilokok türü bakteriler nedeni ile genellikle papağanlarda hastalık yaşanabilir. Hatta pododermatitis problemi de yine Strafilokok bakterileri nedeni ile birçok değişen kuş türünde görülebilirken, ayak tırnağı bölgelerinde enfeksiyon oluşabilir. Bakteriyel enfeksiyonlar kadar mantar enfeksiyonları da kuşlarda deri hastalıkları sebebi oluşturabilirken, örnek olarak saçkıran çok sık görülen bir problemdir. Kuşların yüz bölgelerinde de Cryptococcus türü mantarlar enfeksiyon oluştururken, bazı kafes kuşlarında da Malassezia mayası gibi mantarlar cilt iltihapları sebebi olabilmektedir. Genellikle mantar kaynaklı enfeksiyonlarda antifungal ilaçlar ve bakteri kaynaklı enfeksiyonlarda ise antibiyotikler kullanılarak tedavi sağlanır. Bazı deri hastalıkları ise parazitler nedeni ile ortaya çıkarken, örneğin bacaklarda yer alan akarlar muhabbet kuşlarında çok sık görülebilir. Bazen kanarya ve ispinoz gibi kuşlarda da bu tip parazitler görülebilirken, benzer şekilde tüy akarları nedeni ile de nadiren evcil kuşlarda cilt problemleri ortaya çıkabilir. Kuşlarda aşırı huzursuzluğa ve kansızlığa neden olan bu akarlar genellikle sprey ve toz ilaçlar ile tedavi edilebilen problemlerdir. Kuşlarda Deri Hastalıkları Belirtileri İfade edilen birçok değişen hastalık türünde genellikle kuşlarda benzer bir şekilde semptomlar ile karşılaşılır. Günümüzde bilinen ve tedavisi yer alan kuşlarda deri hastalıkları için karşılaşabileceğiniz genel belirtiler ise aşağıdaki gibi sayılabilir: Enfeksiyon gibi problemlerde iltihap bölgesinde şişkinlik ve kızarıklık Kuşunuzun cildinde aşırı kaşıntı Deri hastalıkları ile birlikte tüy dökülmesi Tüysüz deri bölgelerinde tahriş ve kanama Gaga veya bacak ile tırnak bölgelerinde yaralar Kuşlarda cilt hastalıkları sonrasında ortaya çıkan bu belirtilerde ana faktörün belirlenmesi için bir veteriner muayenesi gerçekleştirilmesi önemlidir. Çünkü veteriner muayenesi ile birlikte bir enfeksiyon bulunup bulunmadığı, parazitlerin var olup olmadığı ya da kuşunuzun bir iç hastalık nedeni ile bu belirtileri gösterip göstermediği teşhis edilebilir. Zira teşhis sonrasında da problemin kaynağına ve türüne bağlı olarak tedavi programı başlatılır. Kuşlarda Deri Hastalıkları Tedavisi Kuşlar birçok evcil hayvana göre daha hassas ve küçücük yapıları ile kibar canlılar olarak evlerimizde yer alır. Birçok farklı faktöre karşı korunması için temiz bir ortamda yaşamalarının sağlanması, sağlıklı beslenmeleri ve hem sevgi hem de ilgi görmeleri gerekir. Çünkü aksi takdirde genellikle stres ve hijyen eksikliğinden dolayı bulaşabilen faktörler kuşlarda deri hastalıkları oluşturabilmektedir. Sonrasında ise bazen uzun ve zorlu bir tedavi süreci ile karşılaşılabilir. Diğer bir noktada ise kuşlarda görülen cilt problemlerine kaynak oluşturan mantar, virüs ya da bakteriler insanlara da bulaşabilir veya insanlarda aynı faktörler yer alırken kuşlara bulaşma görülebilir. Özellikle evde insanlarda, çocuklarınız veya diğer evcil hayvanlarınızda bir enfeksiyon bulunuyorsa, hijyen ve izolasyona dikkat ederek kuşların etkilenmemesini sağlamanız gerekir. Kuşunuzun her mevsim temiz bir kafese sahip olması, vücudunun temiz tutulması ve ıslanmaması üzerinde durarak sağlığına özen göstermek önemlidir. Her ne kadar önlemler alarak kuşunuza sağlıklı bir yaşam ortamı oluştursanız dahi kuşlarda deri hastalıkları ile karşılaşma ihtimali de her zaman vardır. Bakteri, virüs veya mantar kaynaklı cilt enfeksiyonlarının tümünde de iyi bir muayene sonrasında tedavi için merhemler, antibiyotik spreyler, oral ilaçlar ya da mama içerisine katılabilecek ilaçlar veteriner hekimlerimiz tarafından reçete edilebilir. Daha önce bahsedilen tüm belirtiler ile birlikte kuşlarda deri hastalıkları endişesi bulunduğu an GomVet Veteriner Kliniğimize başvurarak profesyonel bir destek talep edebilirsiniz. Bilgi Notu → İçeriğin hazırlanmasında GomVet Veteriner Hekimleri katkı sunmuştur. Blog sayfasında yer alan içerikler bilgilendirme amaçlı olarak yayın tarihindeki bilimsel veriler ışığında hazırlanmıştır. Evcil dostunuzun sağlığına ilişkin sorularınız, teşhis ve tedavi işlemleriniz için mutlaka bir veteriner hekime başvurunuz.

24 Haziran 2025 / % Yorumlar
devamını oku
Köpek kusmasına ne iyi gelir?

Köpek Kusmasına Ne İyi Gelir?

Köpek

Bir köpeğin kusması, birçok farklı nedenden dolayı oluşabilecek bir reaksiyondur. Evcil hayvan sahipleri tarafından ise bu reaksiyona bağlı olarak köpek kusmasına ne iyi gelir sorusu çok sık sorulan sorular arasında yer alır. Ancak durum bazen midedeki bir problemden, bazen vücuttaki bir enfeksiyondan ve bazen de diyetteki bir düzensizlikten kaynaklanabileceği için daha detaylı bilgi elde edilmesi önemlidir. Köpek Kusmasına Ne İyi Gelir? Kusma, vücudun özellikle memeli canlılarda oluşturduğu mide ya da bağırsak içerisindeki içeriğin hızlı bir şekilde ters bir tepkime ile dışarı çıkarılmasıdır. Karmaşık bir yapıya sahip olan bu reaksiyonda ana kontrol beyin tarafından sağlanırken, özellikle köpekler birçok durumda kusma reflekslerini güçlü bir şekilde sergilerler. Yani köpekler arkadaki faktörler değişiklik gösterebilse de kolayca kusarak kendilerini korumaya çalışabilirler. Köpeklerde kusma refleksi değişen birçok faktörden ortaya çıkabileceği için öncelikle kusmanın nedenini, süreci ve durumunu değerlendirerek hareket etmek gerekir. Çünkü bazen sadece bir seferlik tekrarlanmayan ve nadir görülen bir kusma veya bazen içerisinde kan ya da mukus bulunabilen tekrarlayan bir kusma reaksiyonu yaşanabilir. Bu duruma bağlı olarak veteriner hekimlerimizin yaptığı detaylı bir inceleme ile kusmaya iyi gelecek ana çözüm belirlenebilir. Köpeklerde Kusma Tehlikeli Midir? Irk, cins, yaş veya sağlık durumu fark etmeden köpeklerde kusma çok sık görülebilecek bir reaksiyondur. Köpekler hiçbir hastalıkları bulunmasa dahi bazen gün içerisinde kusabilir ve mide ya da bağırsaklarını korumaya dahi çalışabilir. Hatta bazen karın kaslarının kasılması ile midedeki gıda ve sıvının atılması yani kusma reaksiyonu ile yemek borusundan gıdanın sindirilmeden çıkartılması regürjitasyon reaksiyonu birbirine karıştırılabilir. Eğer köpeklerde kusma sağlıklı bir köpek de dahi beklenmedik bir şekilde ortaya çıkıyorsa, öncelikle evcil hayvan sahibi tarafından da basit bir inceleme yapılabilir. Çünkü bazen köpeğinizin ilk defa tükettiği ve hoşlanmadığı bir gıda diyete eklenmiş olabileceği gibi bazen çok fazla çim yemiş olabilir ya da beslenmesi gereğinden hızlı gerçekleşmiş olabilir. Ancak köpeklerde kusma aşağıda sayılabilecek bazı noktalarda tehlikeli bir hastalık belirtisi olarak da kabul edilebilir. Köpeklerde kusmanın birden fazla defa tekrarlanması ve hatta sürekli hale gelip kronikleşmesi Kusma ile birlikte vücutta kansızlık, yüksek ateş ve iştahsızlık ile halsizlik görülmesi Kusmuk içerisinde kan bulunması Uzun bir süre beslenmemiş olsa dahi kusmaya çalışması ve kusma sonucu mideden hiçbir şey gelmeden sadece öğürme oluşması Kusmaya kanlı ishalin eşlik etmesi Zararlı ve gıda dışı cisimlerin yutulması sonucu kusmaya çalışılması Kusma nedeni ile nöbet geçirmesi Köpeklerde Kusma Nasıl Tedavi Edilir? Köpeklerde yabancı bir maddenin yutulması, böbrek enfeksiyonları, bağırsak enfeksiyonları, solunum yolu enfeksiyonları, aşırı sıcak hava, yolculuklar, parazitler, böbrek yetmezliği veya beklenmedik diyet değişimleri kısa süreli ve bir belirti şeklinde kusma oluşturabilir. Bazen de sistemik rahatsızlıklar, kolit, kanser ya da bağırsak tıkanıklığı gibi durumlar kronik hale gelen bir kusmaya neden olabilir. Bu gibi durumların tümünde öncelikle kusmuk incelenerek tahminlerde bulunabilir. Köpek kusmuğunun kanlı olması, beyaz olması, köpüklü olması, rengi veya ne kadar sıvı ya da katı bir durumda olması arkada bulunan nedeni ve halihazırdaki durumu anlamaya yardımcı olabilmektedir. Hatta köpekler bazen karaciğerde üretilen safrayı kusarken bazen de mama sindirilmeden yemek borusundan direkt olarak kusulur. Tüm bu faktörlere bağlı olarak da hem durumun incelenmesi hem de veteriner hekimlerimizin muayenesi sayesinde kusma nedeni teşhis edilir. Köpeklerde kusma sonrasında teşhis için öncelikle genel bir muayene sonrasında ağız ve makat muayenesi yapılır. Bazen röntgen bazen kan testleri bazen de idrar testleri ile dışkı testleri sonucunda ana faktör belirlenebilir. Köpeğinizin durumu ile ilgili sorulabilecek sorular, genel sağlık durumunun incelenmesi ve sağlık öyküsünün gözden geçirilmesi sonrasında net kusma nedeni belirlenerek tedavi başlatılabilir. Veteriner hekimlerimiz tarafından tavsiye edilebilecek şekilde köpeklerde kusma durumunda ev ortamında birkaç saatlik gıdadan uzaklaştırarak sindirim sisteminin ve bağırsakların dinlendirilmesi, vücudun sıvılar ile takviye edilmesi ve eğer kusma reaksiyonu ortadan kalkıyorsa hafif diyetler ile beslenmeye devam edilmesi gerekebilir. Veteriner kliniklerinde uygulanan tedavilerde de özellikle kronik kusmalarda yatılı tedavi ile sıvı desteği, elektrolit desteği, mide koruma ve bağırsak tedavileri uygulanabilmektedir. Köpeklerde kusma her zaman karşılaşılabilecek olağan bir refleks olduğu için bazı noktalara dikkat edilerek özellikle akut yani ara sıra görülen kusma reaksiyonu engellenebilir. Örneğin; köpeğinizin diyetinin ani bir şekilde değiştirilmemesi ve mama değişimlerinde birkaç güne yayılan yeni bir program oluşturulması gerekir. Köpeklerin gıda dışındaki yabancı madde ve köpekler için zararlı olan maddeleri tüketmesi engellenmelidir. Köpeklerin beslenmesinde örnek olarak çikolata gibi bazı gıda çeşitleri aşırı derecede zararlı ve sakıncalı bir yere sahiptir. Köpekler bazen aşırı derecede sıcak havalarda yeter miktarda sıvı tüketmediğinde de sindirim sistemlerinde problem oluşabileceği gibi beslenmede soğan ya da şekerli gıdaların bulunması da kusma durumuna neden olabilir. Bu gibi ayrıntılar konusunda veteriner hekimlerimizden detaylı bilgi alınarak köpek kusmasına ne iyi gelir sorusu için daha net cevaplara ulaşılabilir. Köpek Kusması ile İlgili Sıklıkla Sorulan Sorular Köpeklerde kusma konusunda aklınıza takılan soruların cevaplarını kısaca bu bölümde bulabilirsiniz. 1.     Kusan Köpeğe Ne Yapmalı? Köpeklerde kusma ile karşılaşıldığında öncelikle kusmanın durumu kontrol edilerek tekrarlayıp tekrarlamadığı takip edilmelidir. Bir süre beslenmesi kesilerek kusmanın ve beraberinde oluşabilecek belirtilerin iyileşip iyileşmediğine göre veteriner desteği alınmalıdır. 2.     Köpeğin Midesini Ne Rahatlatır? Kusma sonrasında köpeklerde midenin rahatlaması için bir süre mamanın kesilmesi ve sonrasında ise sıvı takviyesi ile daha yumuşak mamalar seçilmesi gerekir. Ayrıca ani mama değişimleri yapmaktan kaçmak gerekir. 3.     Köpek Kusmasına Yoğurt İyi Gelir Mi? Normal koşullarda yoğurt köpeklerin beslenmesine eklenmese de sürekli kusma gibi durumlarda az miktar yoğurt gıdalara eklenebilir. Ancak köpeğinizin genel sağlık durumuna göre bu noktada mutlaka bir veteriner bilgilendirmesi almanız da gerekebilir. 4.     Kusan Köpeğe Ne Yemek Verilir? Köpeklerde kusma sonrası genellikle 2-3 saat aralığında su ve ortalama 6 saat yemek verilmeden beklemek gerekir. Sonrasında mideyi rahatlatacak hafif mamalar ya da tavuk eti gibi gıdalar veteriner tavsiyesinde sağlıklı bir diyet için seçilebilir. Bilgi Notu → İçeriğin hazırlanmasında GomVet Veteriner Hekimleri katkı sunmuştur. Blog sayfasında yer alan içerikler bilgilendirme amaçlı olarak yayın tarihindeki bilimsel veriler ışığında hazırlanmıştır. Evcil dostunuzun sağlığına ilişkin sorularınız, teşhis ve tedavi işlemleriniz için mutlaka bir veteriner hekime başvurunuz.

21 Haziran 2025 / % Yorumlar
devamını oku
Kediler kısırlaştırılmazsa ne olur?

Kediler Kısırlaştırılmazsa Ne Olur?

Kedi

Bir kediyi yavruluk döneminden itibaren sahiplendiğinizde, belirli bir süre sonrasında olgunluğa erişeceğini bildiğiniz gibi bu süreçte de çiftleşme ve yavrulama isteği oluşacağını tahmin edebilirsiniz. Günümüzde bu durum bazı evcil hayvan sahipleri için bir problem olarak görülürken, elbette kedilerin doğal yaşam döngüsü içerisinde gayet normaldir. Ancak bu durumun bir problem oluşturabilme ihtimaline karşı da kedi kısırlaştırma cerrahi operasyonu ile bir çözüm ortaya koyulabilmektedir. Evcil hayvanınızın ev ortamı içerisinde sağlıklı ve güvenilir bir şekilde yaşamını sürdürmesi için belirli dönemlerde kızgınlığını atlatacak şekilde çiftleşme ihtimalini sağlayabilmemiz ve yavrulaması ihtimalinde yavruları sağlıkla yetiştirmeyi planlamanız gerçekten onun için güzel bir aile kurma imkanını oluşturmanız anlamına gelir. Ancak bu durumda özellikle apartman dairelerinde yaşarken, her yıl artan kedi popülasyonu sizin için ekstra bir maliyet, hijyen açısından bir sorun ve gerçekten önemli bir mesuliyet ortaya çıkarabilir. Kedilerde kısırlaştırma, erkek veya dişi fark etmeksizin tüm kedi ırklarında özellikle kedi popülasyonunu kontrol altına alabilmek ve daha sağlıklı bir yaşam imkanı sunabilmek için önemli bir avantaj sağlar. Çünkü kısırlaştırma ile birlikte her iki cinsiyette kedilerin çiftleşme arzusu oluşturacak hormonlarının bastırılması için gereken dokuların alınması ve gebelik ihtimalinin ortadan kaldırılması sağlanır. Ancak eğer bu tür tercihe dayalı bir operasyonu seçmiyorsanız, operasyon uygulanmadığında neler ile karşılaşabileceğinizi de merak edebilirsiniz. Kediler Kısırlaştırılmazsa Ne Olur? Kedilerde kısırlaştırmanın belirli noktalarda çok önemli faydaları bulunmaktadır. Eğer olgunluğa erişilmesi ile birlikte erkek ve dişi kedilerde kısırlaştırma operasyonu uygulanmazsa, bu faydaların elde edilmesi ihtimali ortadan kalkacaktır. Zira özellikle sokak kedilerinin kısırlaştırma olmadan da bu gibi problemler ile karşılaşmadan yaşaması aklınıza gelse de ev ortamındaki bir kedi hijyen, sağlık ve beslenme açısından onlara göre daha hassas bir şekilde yetişirken kısırlaştırma uygulanmadığında bazı riskler ortaya çıkar. Günümüz prosedürlerinde kedilerde kısırlaştırma ile birlikte elde edilebilen faydalar aşağıdaki şekilde ifade edilebilir. Kedilerde kısırlaştırma, erkek kedilerde ve dişi kedilerde 1 yaş içerisinde ilk defa karşılaşılan kızgınlık döneminde artan cinsiyet hormonunun bastırılmasını sağlar. Çünkü erkek kedilerde testislerin alınması testosteron üretimini ve dişi kedilerde yumurtalık ve rahimlerin alınması ise östrojen üretimini ortadan kaldırırken, artık ömür boyunca sıkıntılı ve stresli kızgınlık dönemleri ile karşılaşılmaz. Kızgınlık dönemleri aşırı derecede stresli geçerken, her iki cinsiyette kediler evden kaçmaya çalışabilir. Bu durumda kavgalara karışarak yaralanabilir veya hatta hayatını kaybedebilir. Eğer kısırlaştırma uygulanmamış ise evden kaçan kediler beklenmedik gebelikler ile eve ulaşabilirken, bu durum popülasyon kontrolüne zarar verdiği için kısırlaştırma büyük bir fayda sağlar. Yine kısırlaştırılmamış kediler tanımadığınız sokak kedileri ile veya yabancı kediler ile çiftleşirken, bu kedilerden birçok cinsel yolla bulaşan hastalık kapma ihtimali ve hatta virüs bulaşma ihtimali bulunabilmektedir. Enfeksiyonlar ve kalıcı hastalıklar erkek ve dişi kedilerde risk oluştururken, kısırlaştırma kedinizin hayatına konfor ve güven katabilir. Erkek kedilerde kısırlaştırma uygulanması ile birlikte özellikle sağlık açısından testis kanseri riski ve prostat gibi problemlere karşı önemli bir engel oluşturulabilmektedir. Dişi kedilerde kısırlaştırma yaşam süresini uzatma açısından büyük bir fayda sağlarken, özellikle yumurtalık tümörleri, meme kanseri veya rahim iltihabı riskleri de engellenebilir. Kızgınlık dönemlerinde erkek kediler çok daha stresli bir hale gelirken, yaşadıkları ortamı sahiplenmeye ve bu durumda artan testosteron ile birlikte saldırganlaşmaya başlayabilir. Kısırlaştırma bu dönemde yaşanacak problemleri engellemek için büyük fayda sağlar. Kısırlaştırılmış kediler enfeksiyonlar ve diğer birçok hastalıktan korunurken, psikolojik olarak da daha sakin, huzurlu ve ev ortamında daha uyumlu bir yapı elde eder. Dişi Kedi Kısırlaştırılmazsa Ne Olur? Dişi kediler doğdukları günden itibaren ortalama 6. aydan ilk 12. aya kadar ilk kızgınlık dönemini yaşarlar. Bu dönemde vücutta östrojen seviyesi artış gösterirken, rahim ise gebelik için hazır hale gelir ve çiftleşme ihtiyacı ortaya çıkar. Bu süreç her yıl birkaç defa tekrarlarken, ömür boyu her seferinde aşırı kızgın, stresli ve etrafa zarar verebilecek bir kedi davranışı ile karşılaşılabilir. Oysaki dişi kedi kısırlaştırma kızgınlık süreçlerinin yaşanmasını engellerken, kedinizin hayatı boyunca ev ortamında daha huzurlu olmasına da yardımcı olabilir. Kısırlaştırma cerrahi açıdan güvenilir, steril ve modern ameliyathane ortamında anestezi altında yapılır. Komplikasyon ihtimalleri çok düşük olmak ile birlikte kısırlaştırma sonrasında dişi kedilerde hareketsizlik ve daha fazla beslenme gibi durumlar ile karşılaşılabilir. Ancak bu noktalarda da veteriner desteği ile kolaylıkla problemler aşılarak, sağlık sorunları ile karşılaşılmadan kedinizin uzun ve mutlu bir ömür yaşaması sağlanabilir. Kısırlaştırma uygulanmadığında ise aşırı hareketli, hırçın ve tüm risklere açık bir evcil kedi ile yaşamak zorunda kalmanız ihtimali yer alacaktır. Erkek Kedi Kısırlaştırılmazsa Ne Olur? Erkek kediler her zaman daha enerjik, hırçın, hareketli, oyuncu ve her an evden kaçmaya müsait bir yapıya sahiptirler. Özellikle kızgınlık dönemlerinde erkek kediler birden fazla çiftleşecek dişi kediye ihtiyaç duyabilirken, bu durum sokak hayatında normal olarak gösterecekleri tepkilerin ev ortamında gösterilmeye çalışılmasına neden olur. Bunun ile birlikte ev ortamında aşırı derecede hırçınlaşan ve sorun oluşturan bir kedi kısırlaştırma ile bu problemlerden arınarak yaşamına devam edebilir. Erkek kedi kısırlaştırılmadığında bahsedilen sağlık riskleri ile karşılaştırma ihtimali de yer alırken, özellikle testis kanseri ve prostat problemleri erkek kedinin ömrünün kısalmasına ve ev ortamında yaşama ihtimalinin daha düşük olmasına neden olur. Oysaki kısırlaştırma güvenilir bir prosedürdür ve erkek kedilerde sağlık risklerini engellerken, daha sakin davranışlı ve etrafta idrar bırakma gibi kötü davranışlar göstermeyen bir erkek kedi ile yaşamımızı sürdürmenizi ihtimali sağlar. Kedilerde Kısırlaştırma Konusunda Sıkça Sorulan Sorular Konu hakkında sıklıkla sorulan sorular için kısa cevapları bu bölümde bulabilirsiniz. 1.     Kedilerde Kısırlaştırma Yapılmazsa Ne Olur? Kısırlaştırma kedilerde birçok farklı sağlık problemini engellemek ve kızgınlık dönemlerini önleyebilmek için uygulanır. Kısırlaştırma uygulanmadığında her yıl kızgınlık dönemlerinde birçok problem yaşanırken, hayatları boyunca sağlık sorunları da baş gösterebilir. 2.     Ev Kedileri Kısırlaştırılmalı Mı? Popülasyon kontrolü, sağlığın kontrol altına alınabilmesi ve daha uzun ömürlü bir kedi yaşamı elde edilmesi için kısırlaştırma tüm kedilerde uygulanabilir. Özellikle de evcil kedilerde sağlıklı bir ömür sürdürülmesi için kısırlaştırma öncelikli olarak seçilmektedir. 3.     Erkek Kedi Kısırlaştırma Şart Mı? Kısırlaştırma erkek veya dişi kedilerin tümünde uygulanabilen bir prosedürdür ve her zaman güvenilir bir yapıya sahiptir. Hiçbir zaman hiçbir cinsiyette mecburiyet bulunmasa da erkek kedilerde kısırlaştırma özellikle daha sakin bir kedi yaşamı için büyük fayda sağlar. Bilgi Notu → İçeriğin hazırlanmasında GomVet Veteriner Hekimleri katkı sunmuştur. Blog sayfasında yer alan içerikler bilgilendirme amaçlı olarak yayın tarihindeki bilimsel veriler ışığında hazırlanmıştır. Evcil dostunuzun sağlığına ilişkin sorularınız, teşhis ve tedavi işlemleriniz için mutlaka bir veteriner hekime başvurunuz.

17 Haziran 2025 / % Yorumlar
devamını oku

Posts pagination

1 2 … 7 Sonraki
Royal Elementor Kit Tema tarafından WP Royal.